ATATÜRK DİYOR 
  Kİ! 
Tarih 
Tarih yazmak, tarih 
  yapmak kadar mühimdir. Yazan yapana sadık kalmazsa değişmeyen hakikat, insanlığı 
  şaşırtacak bir mahiyet alır. 1931 (Hasan Cemil Çambel, T.T.K. Belleten, Cilt: 
  3, Sayı: 10, 1939, S. 272)
İnsan tarihin mânasını 
  ancak olgun bir yaşa eriştikten sonra anlıyor. Ve tarih ancak bu yaştan sonra 
  yazılabilir. Çok arzu ederdim ki bir kaç arkadaşla beraber hayatımızdan geri 
  kalan zamanı tarih yazmakla geçirelim! (Yusuf Ziya Özer, Ulus Gaz. 10.XI. 1939)
Tarihi yapan akıl, 
  mantık, muhakeme değil, belki bunlardan ziyade duygulardır. 1923 (Atatürk'ün 
  S.D. II, S. 116)
Tarih ne güzel 
  aynadır. İnsanlar, özellikle ahlâkta gelişmemiş kavimler, en büyük kutsal kavramlar 
  karşısında bile hasis duygulara tâbi olmaktan nefislerini men edemiyor. Tarihin 
  sinesine geçen büyük hâdiselerde, bu hâdiseler içinde âmil ve fâil olanların 
  hal, hareket ve muameleleri onların ahlâk seviyelerini ne açık gösterir. 1915 
  (Mustafa Kemal, Anafartalar M.A.T. Yay: Uluğ İğdemir, S. 27)
Tarihte şanlar, 
  şöhretler kazanmış pek çok insanlar millî noktadan fazilete sahip değildir. 
  Meselâ hakikaten askerî kudret sahibi olan, Moskova'ya kadar giden, yangınlar 
  harabeler üstünden Fransız ordusunu sürükleyip eriten Napolyon'u düşünürüz. 
  Onun hareketleri Fransız milletinin hakiki ve millî menfaatlerine değil, kendi 
  cihangirane emellerini tatmin içindi. Bunu tatmin için Fransa'nın milyonlarca 
  seçkin evlâdını eritti ve nihayet hepinizin bildiğiniz âkıbete uğradı. Bizim 
  Osmanlı tarihindeki en büyük ve şanlı görülen hareketleri de aynı noktadan tetkik, 
  aynı mahiyette mukayese etmek mümkündür. 1923 (Atatürk'ün S.D. II, S. 161-162)
Ankara ve İstanbul 
  şehirlerinden birine "Atatürk"adı verilmesi için bir kanun teklifinin 
  hazırlığı üzerine verdiği cevap: 
Bir adın tarihte 
  kalması ve ağızlarda söylenmesi için, şehirlerin temellerine sığınmak şart değildir. 
  Tarih zorlanmayı sevmeyen nazlı bir peridir. Fikirleri tercih eder. (Falih Rıfkı 
  Atay, Babanız Atatürk, S. 135)
Büyük devletler 
  kuran ecdadımız büyük ve şümullü medeniyetlere de sahip olmuştur. Bunu aramak, 
  tetkik etmek, Türklüğe ve cihana bildirmek bizler için bir borçtur. (Afetinan, 
  Atatürk Hakkında H.B., S. 297)
Türk çocuğu ecdadını 
  tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır. (Afetinan, 
  Atatürk Hakkında H. B., S. 297)
Türkleri bütün 
  dünyaya geri bir millet olarak tanıtan görüş bizim de içimize girmiştir. Dörtyüz 
  çadırlık bedevî bir kabileden bir imparatorluk ve millet tarihini başlatmak 
  suretiyle imparatorluk zamanında Türklerin görüşü de bu merkezdeydi. Evvelâ 
  millete, tarihini, asîl bir millete mensup bulunduğunu, bütün medeniyetlerin 
  anası olan ileri bir milletin çocukları olduğunu öğretmeliyiz. 1930 (Ahmet Hamdi 
  Başar, Atatürkle 3 ay, S. 122)
Eğer bir millet 
  büyükse kendisini tanımakla daha büyük olur. (Hikmet Bayur, T.D.K., Türk Dili, 
  Belleten, No: 33, 1938, S.16)
Türk çocuklarında 
  kabiliyet her milletinkinden üstündür. Türk kabiliyet ve kudretinin tarihteki 
  başarıları meydana çıktıkça, büsbütün Türk çocukları kendileri için lâzım gelen 
  hamle kaynağını o tarihte bulabileceklerdir. Bu tarihten Türk çocukları bağımsızlık 
  fikrini kazanacaklar, o büyük başarıları düşünecekler, harikalar yaratan adamları 
  öğrenecekler, kendilerinin aynı kandan olduklarını düşünecekler ve bu kabiliyetle 
  kimseye boyun eğmeyeceklerdir. (Şemsettin Günaltay, 1951 Olağanüstü Türk Dili 
  Kurultayı, S. 33)
Biz Balkanları 
  niçin kaybettik biliyor musunuz? Bunun tek bir sebebi vardır. Bu da İslâv araştırma 
  cemiyetlerinin kurduğu Dil Kurumlarıdır, bizim içimizdeki insanların millî tarihlerini 
  yazıp millî şuurlarını uyandırdığı zaman biz Balkanlarda Trakya hudutlarına 
  çekildik. (Enver Behnan Şapolyo, 1951 Olağanüstü Türk Dili Kurultayı, S. 54)
Bir Toplantı esnasında 
  Türk Tarih Kurumu üyelerine söylenmiştir:
Ben fani bir insanım, 
  bir gün öleceğim, büyüklüğüne ve üstün kabiliyetlerine inandığım Türk Milleti'nin 
  gerçek tarihinin yazılmasını sağlığımda görmek istiyorum. Onun için bu toplantılarda 
  kendimden geçiyor, her şeyi unutuyor, sizi yoruyorum. Beni affedin. 1933 (Uluğ 
  İğdemir, Atatürk ve tarih, Açılış 1962-1963, M.T.T.B., S. 24)
Alemdar Mustafa 
  Paşa ile Mustafa Reşit Paşa'yı severim, fakat Alemdar'ın biraz kültürü olsa 
  idi Cumhuriyet ilân ederdi. Mustafa Reşit Paşa'nın biraz kültürü, Alemdar'ın 
  kudreti birleştirilseydi, ben tarihe başka bir vazife ile girerdim. (Enver Behnan 
  Şapolya, Atatürk ve Millî Mücadele Tarihi, S. 532)